11 Aralık 2014 Perşembe

ALACAKLININ TEMERRÜDÜ

ALACAKLI TEMERRÜDÜ

“Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa temerrüde düşmüş olur. Alacaklı müteselsil borçlulardan birine karşı temerrüde düşerse, diğerlerine karşı da temerrüde düşmüş olur.” TBK m. 106

Alacaklı temerrüdünün iki temel şartı bulunur: Alacaklının kaçınması, kaçınmanın haklı bir sebebe dayanmaması.


1. Alacaklını Kaçınması



a. İfayı Kabulden Kaçınma

Borcun miktar, vasıf, yer ve zaman bakımından borca uygun olarak arz edilmesi gerekir. Zaman bakımından uygunlukta borcun vadesi değil, ifa edilebilir olma zamanı önemlidir.
 

Usulüne uygun arz borçlu tarafından yapılabileceği gibi, üçüncü şahıs tarafından ifa edilebilecek borçlarda, üçüncü şahıs tarafından da yapılabilir. Alacaklı böylece üçüncü şahıs tarafından arz edilen ifayı reddetmekle borçluya karşı alacaklı temerrüdüne düşer. Yine uygun arz, alacaklının temsilcisine de yapılmış olabilir, temsilcinin reddi, alacaklıyı temerrüde düşürür.
Borçlu kendisine düşen her şeyi yapmış, ifanın gerçekleşmesi sadece alacaklının davranışına kalmış olmalıdır.
Bununla birlikte, sözleşme ile bağlı olmadığını iddia eden alacaklıya karşı sadece sözlü teklif yeterlidir.
b. İfanın Gerçekleşmesi İçin Gerekenleri Yapmaktan Kaçınma
İfanın gerçekleşmesi için, alacaklının sadede kabulü değil, ifa hazırlıklarına da katılması gerekip de alacaklı bu şeyleri yapmaktan kaçınırsa, bu takdirde de temerrüde düşer. Alacaklının yapması gereken şeyler için belli bir zaman tespit edilmiş ise, o zamanın geçmesi ile alacaklı temerrüde düşer. Aynı esas, alacaklının bir malı teslim almak üzere belirli bir tarihte bir yere gelmesi gerekirken alacaklının söz konusu tarihte malı teslim almaya gelmediği hallerde de uygulanır. Fakat alacaklı, borçlunun o tarihte esasen borcu ifa edecek durumda bulunmadığını ispat ederek, temerrütten kurtulabilir.
Ancak alacaklının yapması gereken şey için belli bir tarih tayin edilmiş değilse, borçlu, ifa hazırlığına katılmasını alacaklıya teklif ettikten sonra, alacaklı uygun bir zaman içinde buna uymazsa, temerrüde düşer.
2. Kaçınmanın Haklı Sebebe Dayanmaması
Burada önemli olan, usulüne uygun olarak arz edilen bir ifayı alacaklının kabul etmemekte haklı olabileceği hallerdir.
Örneğin malın tesliminde alacaklı (B) malı muhafaza edeceği depo henüz hazır değil ve (A) malı ifa zamanından önce arz etmek isterse (B) burada haklı sebep dayanarak malı kabul etmeyebilir ve temerrüde düşmez.
Alacaklı Temerrüdünün Sonuçları
Alacaklı temerrüdü alacağın sona ermesini gerektirmez . İstisnai hüküm olarak alacaklının kefilin ifa teklifini kabul etmediği durumda kefilin kefaletten kurtulacağı belirtilmektedir.
1. Alacaklı İçin Meydana Gelebilecek Zararlı Sonuçlar
a)-Alacaklının temerrüde düşmesi yüzünden, borçlu, borç konusu şeyi muhafazaya devam mecburiyetinde kalınca, bu şey bir zarara uğrarsa, borçlunun sorumluluğu azalır.
b)- Borç konusu şeyi, alacaklının temerrüdünden sonra muhafaza zorunda kalan borçlunun muhafaza için yaptığı masrafları, alacaklı, vekâletsiz iş görme hükümlerince ödeme yükümlülüğü altına girer.
c. Karşılıklı borçlar içeren bir sözleşmede, alacaklının kendi ediminin, alacağının ifası üzerine muaccel olacağı hallerde, bu alacaklının temerrüde düşmesinin onun borcunun muaccel olmasını sağlayacağı belirtilir. Bu sonuç ancak borçlunun, alacaklının temerrüdü halinde borçlu olduğu şeyi veya satış bedelini tevdi ederek borçtan kurtulması üzerine meydana gelebilir.
2. Borçtan Kurtulması İçin Borçluya Tanınan İmkânlar
a. Tevdi
Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Verme borçlarında söz konusu olmaktadır (para,kıymetli evrak gibi)
Tevdi yerini ifa yerindeki hâkim belirler, bununla birlikte ticari mallar hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir. Hâkim, borçlunun tevdi hakkı bulunup bulunmadığını incelemez, sadece tevdi yerini tayin eder.
Tevdi ile borçlu borcundan kurtulur. Borç sona erer ve kefalet, rehin gibi fer’i haklar da düşer. Bununla beraber, şayet mülkiyet geçecekse alacaklı tevdi edilen şeyi teslim alıncaya veya malı kabul ettiğini beyan edinceye kadar, malın mülkiyeti borçluda kalır.
Alacaklı tevdi edilen şeyi kabul ettiğini beyan etmiş veya tevdi bir rehinin sona ermesin sebep olmadıkça, borçlu tevdiden dönebilir. Burada önemli olan, malın fiilen geri alınması değil, borçlunun tevdiden döndüğünü, saklayana beyan etmesidir.
b.Satış Bedelini Tevdi
Sözleşmenin konusu olan şeyin niteliği veya işin türü tevdie elverişli değilse veya malın muhafazası, bakımı büyük masrafı gerektiriyorsa, borçlu önce alacaklıya bir ihtarda bulunduktan sonra, hâkimin izni ile malı sattırıp, satış bedelini tevdi ederek borcundan kurtulabilir. Yapılacak ihtar ile satış yapılacağı hususunda alacaklının dikkatinin çekilmesi amaçlanır, alacaklıya ihtar verilmesi hâkime başvurmadan önce yapılacaktır.
Borçlu bu durumda malın satılması ile değil, satış bedelinin tevdii üzerine borcundan kurtulur. Borçlunun, hâkimden izin almadan malı satıp bedelini tevdi etmesi onu borcundan kurtarmaz. Hâkim bu noktada, alacaklının temerrüde düşme durumunu, satışın gerekliliğini ve alacaklıya ihtarın yapılıp yapılmadığını inceleyecektir. Ancak alacaklının dinlenmesi şart değildir.

Satış prensip olarak açık artırmada yapılır.Fakat satılacak şey, borsada kayıtlı olan veya piyasa fiyatı bulunan bir mal ise yahut açık arttırmanın masrafı ve sair masraflara oranla değeri az ise açık arttırmaya gerek yoktur. Hatta hâkim böyle hallerde alacaklıya ihtar yapılmasını aramaksızın da satışa izin verebilir.
Satış bedelini tevdi eden borçlu, tevdiden dönebilir. Bu takdirde borcu satıştan elde edilen para edimi olarak mevcut olur.Alacaklının üçüncü kişinin arz ettiği ifayı kabule mecbur olduğu durumlarda alacaklının temerrüde düşmesi halinde, üçüncü kişinin de satışı isteme yetkisi bulunduğu doktrinde kabul görmektedir.
c. Sözleşmeden Dönme
Borcun konusu bir şeyin teslimi gerektirmiyorsa, alacaklının temerrüdü halinde borçlu, borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir.
Borçlu temerrüdüne ilişkin hükümler uyarınca, sözleşmeden dönme için, borçlu, alacaklıya ifayı kabul etmesi için ek süre (mehil) verecek, ek süre sonunda  borçlu sözleşmeden dönebilecektir. TBK m. 124 durumlarında ek süreye gerek yoktur.
Üçüncü kişinin ifa teklifini haksız olarak reddeden alacaklıya karşı üçüncü kişi, borçludan yetki almadıkça sözleşmeden dönemez. Çünkü sözleşmeden dönme taraf olmaya bağlıdır.
Sürekli borç ilişkilerinde sözleşmeden dönme, fesih anlamındadır.
Alacaklı Yüzünden İfanın İmkânsızlaşması
Borçlar kanunumuzda bu hususta hüküm yoktur.




2 yorum:

Bize Yazın

Ad

E-posta *

Mesaj *