8 Aralık 2014 Pazartesi

BORÇLAR HUKUKU ZARAR

                           BORÇLAR HUKUKU

 ZARAR

Zarar deyimi tek başına maddi zararı ifade eder.

Maddi zarar: bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır.

Alacaklının borçludan tazminat isteyebilmesi için borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi gerekir.

Tazminat istemesi için alacaklının zarara uğraması şarttır.

ZARAR ÇEŞİTLERİ

a) Olumlu zarar (müspet=pozitif)

Zarar alacaklının borcun ifasındaki çıkarının gerçekleşmemesi yüzünden uğradığı zararı ifade eder.
Diğer bir değişle: alacaklının malvarlığının borcun ifası halinde durumu ile ifa edilmemiş olması halindeki durumu arasındaki fark olumlu zarardır.

b) Olumsuz zarar (menfi=negatif)

Hüküm doğurduğuna güvenilen bir sözleşmenin geçersiz olması veya kurulacağına güvenilen bir sözleşmenin kurulmaması yüzünden uğranılan zarardır.

Olumlu ve olumsuz zararı ayırmak için basit bir örnek; 
Ahmet, hasandan 200.000 TL ye bir mal satın alıyor ve mal teslimi 3 ay sonra parada mal teslimi sırasında ödenecek, bir süre sonra aynı vasıfta malı cemal 210.000 TL  ye Ahmet'e teklif ediyor ve Ahmet hasan ile olan sözleşme bağının düşünerek bu teklifi reddediyor ve sonra nasıl olduysa bir şekilde ilk sözleşme Ahmet ile Hasan arasındaki sözleşme bir şekilde hükümsüz oluyor ve Ahmet bu malı Büşradan 225.000 TL ye almak zorunda kalıyor.

ÇÖZÜM:
Ahmet sözleşmenin hükümsüzlüğü nedeniyle Büşradan bu malı 225.000 TL ye almak zorunda kalıyorsa, onun sözleşmeye güveni nedeniyle uğradığı zarar 225.000-200.000=25.000 TL değil, 225.000-210.000=15.000TL dir. Bu 15.000 TL lik  zarar bir olumsuz yani menfi zarardır. Çünkü; Ahmet Hasan ile yaptığı ilk sözleşmeye güvendiği için 210.000 TL lik teklifi reddetmiş sözleşmenin hükümsüzlüğü anlaşılınca 225 bin TL ödemek zorunda kalmıştır. Güven yüzünden uğradığı bu 15 bin TL lik zarar olumsuz zarardır.

Ahmet ile hasan arasındaki sözleşme geçerli olmasına rağmen hasan borcunu ifa etmediği için ahmet bu malı 225 bin TL ye büşradan almıştır. Burada uğranılan zarar 225.000-200.000= 25 bin TL'dir. Buda olumlu (müsbet) zarardır. Zira Hasan borcunu ifa etseydi Ahmet malı Büşradan 225.000 TL ye almak zorunda kalmayacaktı.

c) Fiili zarar ve yoksun kalınan kar ayrımı

Fiili zarar malvarlığında meydana gelen azalmayı;
Yoksun kalınan kar ise malvarlığının artma imkanının kaybının;
ifade eder.

Örneğin; yukarıda açıkladığımız örnekteki olumsuz zarar bir fiili zarar tarzındadır.

d) Manevi zarar

Malvarlığında bir azalmayı değil. kişilik haklarına tecavüz dolayısıyla bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı elemi böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder.

e)Normatif zarar

Öncelikle belirtelim ki bizim hukukumuzda normatif zarar kabul görmemiştir.
Kısaca bir haktan mahrum kalma sebebiyle uğranılan zarar denilebilir.
ÖRNEĞİN: Kişi arabayla tatile bodruma giderken yolda kaza yapıyor ve arabası artık kullanılamayacak şekilde yola devam edemiyor. Burada tatil hakkını kaybetmesi ( orada gidicekti rahatlicaktı felan...) bir normatif zarardır.

ZARARIN İSPATI VE HESAP TARZI

Kural olarak alacaklı borca aykırılık yüzünden uğradığı zararı ispat etmekle yükümlüdür.

İSPAT ZOR YA DA İMKANSIZSA
TBK m.50/f.2 : Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler. ( HAKİM ALACAKLI TARAFINDAN İSPAT EDİLEN ZARARIN, İSPAT EDİLEMEYEN MİKTARINI TAKDİR EDER)

MÜBADELE (DEĞİŞİM) TEORİSİ:

Her iki edimi ayrı ele almakta, zararın sadece ifa edilmeyen edim gözönüne alınarak hesaplanacağını ve hükmedilecek tazminatla alacaklının ediminin değiş tokuş edileceğini kabul etmektedir.

FARK TEORİSİ

Alacaklının zararı, ifa edilmeyen edimin değeri ile kendi karşı ediminin değeri arasındaki fark olarak kabul edilmelidir.

bu iki konuyu basit bir örnekle açıklayalım;
        Ahmet ile hasan arasında bir trampa ( değişim ) sözleşmesi uyarınca Ahmet mülkiyet sahibi olduğu apartmanı (300,000TL) hasana geçireçek, hasanda son model otomobilin mülkiyetini (400.000TL) Ahmete geçirecektir. Hasan otomobilin teslimini kendi kusuruyla imkanlaştırmışsa ve kusuruyla temerrüde düştüğü için, ahmet ifadan vazgeçer tazminat istemiştir.(YTBK 125) Değişim (mübadele) teorisi uygulanırsa; ahmet otomobilin değeri olan 400.000TL yi hasandan isteyebilecek ancak kendi dairesini hasana devretme borcu devam edercektir. Fark teorisi uygulanırsa; ahmet hasana dairesini devretme borcundan kurtalacak buna karşılık otomobilin değerinin daireden fazla kısmı olan 400.000-300.000=100.000 TL tazminat isteyebilecektir

FARKIN TESPİTİ İÇİN 2 ÇEŞİT METOD VARDIR



1)Somut(müşahhas) metot;

Satıcının temerrüdünde alıcının, satış konusu mal yerine başkasından satın aldığı mala ödediği bedel satıcının ediminin değeri olarak kabul edilmekte ve sözleşmede kararlaştırılmış bedelle bu değer arasındaki farkın tazminini alıcı talep edebilmektedir. Yukarıdaki olayımızda olumlu zarar hesaplanırken bu metot uygulanmıştır.


2)Soyut(mücerret) metot;

Buna göre mal borsada kayıtlı olan veya cari fiyatı bulunan mallardan ise (mesela buğday gibi) satıcının temerrüdünde alıcı yeni mal satın almak zorunda kalmadan; alıcının temerrüdünde satıcı, malı satmaya mecbur kalmadan, vadedeki cari fiyatı satılan malın değeri olarak kabul edip satış sözleşmesindeki bedelle malın arasında lehine olan farkı talep edebilir.

Bu iki olayı basit bir örnekle açıklayalım;

Ahmet, Hasandan kilosu 15 liradan 1,000 kilo tütün satın almıştır. Hasan tütünü zamanında teslim etmeyip temerrüde düştüğü için Ahmet aynı kalite tütünü 16 liradan başkasından satın almışsa kilo başına 1.000 liradan 1.000.000 TL lik zararı somut zarardır. Vadede tütünün cari fiyatı 16 lira ise Ahmet başkasından tütün satın almasada, 1 liralık farkı soyut zarar olarak talep edebilir. Fakat cari açık fiyatı 14 lira ise zarar söz konusu değildir.


ZARARIN HESABINDA ESAS ALINACAK TARİH

Kural olarak; ifa edilmeyen borcun ifasının imkansızlaştığı tarih esas alınarak hesap edilmektedir.

Diğer zararların, hakim karar vereceği tarih esas alınarak hesaplanabilir.

- Hüküm tarihinde henüz gerçekleşmemiş olup da, sonra gerçekleşeceği belli bulunan zararlar da hesaba katılır.
-Önceden tespit edilemeyen  gelecekteki zararlar gözönüne alınmaz
-Bedensel zarar kapsamında zarar karar aşamasında tespit edilemiyorsa hakim kararın kesinleşmesinden itibaren iki yıl içinde tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir

-) Kaim değer istenmesi

Öncelikle kaim'in kelime anlamı; "Başka bir şeyin ya da kişinin yerine geçen" demektir.
Alman hukukundan esinlenen bir görüş. imkansızlaşan edimin borçlusu bu sayede bir kaim değer (surrogat) elde ederse, alacaklının tazminat yerine bunu isteyebileceği şeklindedir.

Türk hukukçuları; somut olayın özellikleri bakımından bu talebin borçlu tarafından reddedilmesi hakkın kötüye kullanılması sayılabiliyorsa kaim değer istenebilmelidir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bize Yazın

Ad

E-posta *

Mesaj *