BORÇLARIN SONA ERMESİ
Borcu Sona Erdiren Sebepler
Borçlar kanunu, borcu sona
erdiren sebepler olarak üçüncü bölümün birinci ayrımında; ibra, yenileme,
birleşme, ifa imkânsızlığı, aşırı ifa güçlüğü ve takası düzenlemiştir.
Borçlar kanununa göre, bağışlama sözü verenin borcunu ödeme güçsüzlüğü
belirlenir veya iflasına karar verilirse, ifa yükümlülüğü kalkar. Halbuki genel
olarak borçlarda borçlunun ifa güçsüzlüğü borcu sona erdirmez.
Borcun Sona Ermesinin Etkisi
Borcun
sona ermesi, alacağa bağlı hakların da sona ermesine yol açar. Asıl borç ifa ya
da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu
gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.
Asıl
borç sona erdikten sonra artık yeni faiz işlemeyeceği gibi, prensip olarak
işlemiş faizleri talep hakkı da sona erer. Fakat alacaklı faiz alacağını saklı
tuttuğunu beyan etmiş ise veya durum ve koşullardan faiz alacağının sona
ermeyeceği anlaşılıyorsa yahut sözleşmede asıl borç sona erse de faiz
alacağının etkilenmeyeceği kararlaştırılmışsa, asıl borcun sona ermesi işlemiş
faiz alacağının sona ermesini gerektirmez.
*
İBRA
İbra
borçluyu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun
anlaşmasıdır. Başka bir ifade ile ibra, alacaklının borçlu ile yaptığı bir
akitle alacağından vazgeçerek borçluyu borçtan kurtarmasıdır.
İbra, mevcut bir borcu tamamen
veya kısmen sona erdirmesi itibariyle, bir kimsenin alacağı bulunmadığını
kabullenmesinden veya bir kimsenin alacağını talep etmeme taahhüdünde
bulunmasından ayrılır.
Takas beyanı, ancak takas hakkı doğduktan sonra ve
sona ermeden önce yapılabilir. Takas arzusunu ifade eden beyan karşı tarafa
yöneltilmelidir ve beyan, varma ile hüküm ifade eder. Takas, karşı tarafın
kendi alacağı için açtığı davayı reddettirmek üzere mahkemede de ileri
sürülebilir.Takas
beyanının geçerliliği; ehliyet, temsil, irade bozukluğu bakımından genel
hükümlere tabidir. Bununla beraber takası yapan kimsenin tasarruf yetkisi de
bulunmalıdır. Takas beyanı bir şekle bağlı değildir.
1. Tevdi edilmiş eşyanın
geri verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar
İbra Anlaşmasının Şekli
Borcu doğuran işlem kanunen
veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle
bağlı olmaksızın alacağı ortadan kaldırmak veya azaltmak için yapacakları ibra
sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir. İbra anlaşması şekle
bağlı değildir. İspat problemleri karşı ibranın yazılı yapılması ve özellikle
alacaklının ibraya yönelik beyanın imzasını içeren bir belgeye bağlanması
önerilir.
Bazen ibra, bunu gizlemek için alacağı tahsil
etmeksizin makbuz verilmesi tarzında yapılır. Muvazaalı olması sebebiyle makbuz
olarak hükümsüz olan vesika, ibra olarak geçerli olabilir.
İbra
ve Alacak Hakkını Kullanmama Taahhüdü Farkı
Alacaklı
ile borçlu borcun ortadan kaldırılması için değil de sadece alacaklının
borçludan ifa istemeyeceği hususunda anlaşmışlarsa, ortada ibra değil alacak
hakkını kullanmama taahhüdü vardır. Bir tasarruf işlemi olan ibra ile
karıştırılmaması gereken ve sadece bir tarafa olumsuz edim yükleyen bu durumda,
ibradan farklı olarak söz konusu anlaşmayı hâkim kendiliğinden göz önüne
alamaz.
İbranın Hukuki Niteliği
İbra bir anlaşma olması bakımından,
ayni haklarda ve yenilik haklarda söz konusu olan tek taraflı feragatten
farklıdır. Alacak hakkından alacaklı tek taraflı olarak feragat edemez. Borçlu
ibrayı kabul etmedikçe borç devam eder. İbra için, alacaklını fiil ehliyetine
sahip olması yetmez, tasarruf yetkisi de aranır.
İbranın Sınırlandığı Haller
Bazı
durumlarda özel kanun hükümleri ibra imkânını sınırlamıştır: İntifa ile yükümlü
alacağın ancak intifa hakkı sahibinin rızasıyla ibra edilebilmesi, üzerinde
rehin hakkı bulunan alacağın ancak rehin hakkı sahibinin rızasıyla ibra
edilebilmesi gibi.
İbranın Hükmü
İbra
borcu sona erdirir. Borcun ne miktarda ibra edildiği bir yorum meselesidir.
Aksi anlaşılmadıkça ibra borcun tamamı için yapılmıştır. Bununla birlikte,
alacaklı işlemiş faizleri saklı tutmuş olmadıkça veya bu, durum ve koşullardan
anlaşılmadıkça, esas borç ibra ile sona erince, faiz borcu da sona erer.
**
Yenileme (Tecdid)
Yenileme
yeni bir borç meydana getirerek önceki bir borcun sona erdirilmesidir. Kanuna
göre, yeni bir borçla mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki
açık iradesi ile olur.
Yenileme yeni bir borç meydana
getirerek önceki bir borcun sona erdirilmesidir. Kanuna göre, yeni bir borçla
mevcut bir borcun sona erdirilmesi, ancak tarafların bu yöndeki açık iradesi
ile olur.
Borcu sona erdiren yenileme, ya
borcun konusunun, ya tabi olduğu hükümlerin, ya borcun sebebinin veya
tarafların değiştirilmesi tarzında olabilir.
Borcun konusunun
değiştirilmesi, örneğin bir şey verme borcu yerine para verme borcunun kabulü,
ifa yerini tutan edaya benzerse de ondan şu bakımdan farklıdır. İfa yerini
tutan eda, borcu sona erdirip borçluyu borçtan kurtardığı halde, borcun
konusunu değiştirerek yapılan yenileme, borçluyu yeni bir borç altına sokar.
Yeni alacak çok zaman soyut alacak tarzında kabul edilir.
Tarafların
değiştirilmesi tarzında yenileme alacaklının değişmesinde alacağın devrine,
borçlunun değişmesinde borcun üstlenilmesine benzer. Fakat alacağın devrinde
alacaklı, borcun üstlenilmesinde borçlu, borç sona ermeden değiştiği halde,
yenilenmede eski borç sona erer, yeni alacaklı ile eski borçlu veya yeni borçlu
ile eski alacaklı arasında yeni bir borç doğar.
Şartları
Yenileme tarafların anlaşması ile
olur. Bu anlaşma da diğer sözleşmelerin tabi olduğu ehliyet ve sair şartlara
tabidir. Alacaklı için ayrıca tasarruf yetkisi aranır. Bu anlaşma bakımından
önem taşıyan bir unsur da yenileme niyetidir. Yenileme niyeti ispat edilmedikçe
borcun, yapılan değişiklik esaslarına göre devam ettiği kabul edilmiştir.
Özellikle
mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunulması veya yeni bir alacak
senedi ya da yeni bir kefalet senedi düzenlenmesi, tarafların açık yenileme
iradeleri olmadıkça yenileme sayılmaz.
Yenileme
işlemi; yanılma, aldatma veya korkutma sebebiyle iptal edilirse, eski borç sona
ermemiş ve yeni borç doğmamış olur.
Geçerli olmadığı veya başka sebeple sona erdiği için artık sona erdirilecek bir
borç mevcut değilse, yenileme yolu ile sona erdirilmesi söz konusu olmaz ve
yeni borç da doğmaz.
Hükmü
Yenilemeyle,
önceki borç ve bu borca bağlı haklar sona erer. Eski alacağa ait faizler saklı
tutulmamışsa faiz alacağı da sona erer. Yeni borç bağımsız bir varlık taşır.
Önceki borca ait defiler yeni borç için ileri sürülemez. Yenilemede kefalet ve
rehin hakkının saklı tutulması anlaşması hüküm ifade etmez. Kefil ve rehin
veren ile yenilenen alacağın sahibinin ayrıca anlaşması gereklidir.
Yenilenen borcun zamanaşımına
uğramış borç veya ahlaki ödev gibi bir eksik borç olması yenileme sonucu doğan
yeni borcun tam borç olmasına engel olmaz. Fakat kumar ve bahisten doğan
borçlar için durum farklıdır. Yenileme sonucu kumar borcunun yerine geçecek
yeni borç soyut borç olsa dahi ifası dava edilemez.
Eski alacak başka bir
zamanaşımına tabi olsa bile yeni alacak on yıllık zamanaşımına tabi olur.
Yenilenen alacak faiz alacağı olsa bile yeni alacak bu nitelikte değildir.
***
Alacaklı ve Borçlu
Sıfatlarının Birleşmesi
Bir
borcun alacaklı ve borçlusu sıfatlarının aynı kişide toplanması çeşitli
sebeplerle gerçekleşebilir. Bunun en bilindik şekli mirastır. Ancak birleşme
miras dışında da olabilir, (A)’nın (B)’den olan alacağını (B)’ye devretmesi;
alacaklı ve borçlu iki şirketin birleşmesi; bir kimsenin alacaklı bulunduğu bir
işletmeyi satın alması gibi.
Hükmü
Kanunun
kısaca birleşme olarak adlandırdığı alacaklı ve borçlu sıfatlarının birleşmesi
borcu sona erdirir. Borç sona erdiği için bağlı haklar ve özellikle kefalet ve
rehin hakları da sona erer. Ancak üçüncü kişilerin alacak üzerinde önceden
mevcut olan hakları birleşmeden etkilenmez.
Birleşmenin
ortadan kalkması üzerine borç sona ermemiş sayılınca, bağlı hakların da
birlikte doğacağı genellikle kabul edilmekte, fakat rehin oluşturan mal iade
edilmişse, birleşme sona erince rehnin kendiliğinden yeniden doğamayacağına
işaret edilmektedir.
****
İfa İmkânsızlığı
İmkânsızlık
geçici ise, ifa tarihinin imkânsızlığın ortadan kalkmasına kadar ertelenmesinin
tarafların varsayımsal ortak arzularına uygun olmayacağına göre, borcun sona
erip ermeyeceği saptanmalıdır. İmkânsızlık belirdiği ana göre sürekli nitelik
taşıdığı için borcun son bulduğu sonucuna varılmış, fakat bir zaman sonra
beklenmedik bir şekilde imkânsızlık ortadan kalkmışsa, bu varılan sonucu
değiştirmez. Şöyle ki, imkânsızlığın sonuçlarını ileri sürmek dürüstlük
kuralına aykırı kaçıyorsa, bu istisnai durumda, borç imkânsızlaşmamış gibi
sonuca varılmalıdır. İfa
İmkânsızlığından Borçlunun Sorumlu Olup Olmamasının Rolü
İmkânsızlık
borçlunun kusurlu davranışından ileri gelmişse borç sona ermez sadece içeriği
değişir ve edimin yerini, alacaklının zararını tazmin yükümlülüğü alır.
Borcun
ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona
erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan
kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme
hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş
olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle hasarın alacaklıya
yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Ancak, taraflar sözleşmede,
bir tarafın borcunun ifası kusuru bulunmaksızın imkânsızlaşsa bile diğer
tarafın kendi borcunu ifa edeceğini, önceden ifa etmişse geri alamayacağını
kararlaştırabilir.
Borçlu
ifanın imkânsızlaştığını alacaklıya gecikmeksizin bildirmez ve zararın
artmaması için gerekli önlemleri almazsa, bundan doğan zararları gidermekle
yükümlüdür.
Kısmi İmkânsızlık
Borcun
ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa
borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak bu kısmi ifa
imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin
yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.
Karşılıklı borç yükleyen
sözleşmelerde, bir tarafın borcu kısmen imkânsızlaşır ve alacaklı kısmi ifaya
razı olursa, karşı edim de o oranda ifa edilir. Alacaklının böyle bir ifaya
razı olmaması veya karşı edimin bölünemeyen nitelikte olması durumunda, tam
imkânsızlık hükümleri uygulanır.
Borçlu kısmi imkânsızlığı
öngörse idi, kesinlikle bu sözleşmeyi yapmayacak idi ise, karşılıklı edimler
içeren sözleşmede karşı taraf kısmi ifayı kabul ettiğini ve kendi edimini de
aynı oranda ifa edeceğini bildirse bile, tam imkânsızlık hükmü uygulanıp, tüm
borç ilişkisi sona ermiş sayılmaktadır.
!!!Sürekli
edim içeren borç ilişkilerinde kısmi imkânsızlık söz konusu olmaz.
İfa Güçlüğü ve Sonuçları
Şayet bir borcun ifası
imkânsızlaşmış olmamakla beraber, borçlunun sorumlu olmadığı sebeplerle aşırı
derecede güçleşmiş ise, borç, TBK m. 138’de düzenlenen, doktrinde
emprevizyon-sözleşmenin yeni şartlara uyarlanması kavramı kapsamında
değerlendirilir.
Bu genel hüküm dışında, bazı
sözleşmelerde tanınan haklı sebeple sözleşmeyi fesih hakkı (kira sözleşmesinde,
adi ortaklıkta), sürekli borç ilişkisi kuran sözleşmelerde ortaya çıkan yeni
durumun bir taraf için ilişkiye devamı tahammül edilmez kılması halinde
ilişkiyi sona erdirme imkânları mevcuttur.
Sözleşmenin yeni şartlara
uyarlanması için 4 şartın varlığı aranır:
1.
İşlem temelinin çökmesi, sözleşme kurulduktan sonra tarafların edimleri
arasındaki denge borçludan sonuçları yüklenmesi istenemeyecek kadar büyük
ölçüde bozulması
2.
Edimlerin dengesindeki değişikliğin, sözleşme yapılırken öngörülemeyen
olağanüstü bir durumdan ileri gelmesi
3.
Aşırı ifa güçlüğü yaratan olgunun borçludan kaynaklanmaması
4. Edimlerin henüz ifa
edilmemiş olması veya hakkın saklı tutularak ifanın gerçekleştirilmesi
****Takas
Takas,
birbirine karşı aynı cins alacağa sahip kişilerden birinin tek taraflı beyanı
ile bu alacakları az olanı tutarında sona erdirmesidir.
Böylece takas, ifa masraf ve külfetine katlanmadan, her iki tarafı da borcunu
ifa etmiş ve alacağını tahsil etmiş durumuna getirir. Takas bu açıdan, lüzumsuz
ifa işlemlerini bertaraf, tarafların borcu açısından bir sona erme sebebi,
alacağı bakımından bir elde etme tarzıdır.
Hukuki Niteliği
TBK,
takasın bir tarafın beyanı ile yapılması esasını kabul etmiştir. Bununla
beraber, bazı borçları takas etmek alacaklının onayına bağlı tutulmuştur. Diğer
taraftan takas için bir tarafın beyanı gerekli ise de, bu beyan yapılınca
takasın, beyandan itibaren değil, karşılıklı borçların takas edilebilmesi
şartlarının gerçekleştiği andan itibaren hüküm ifade etmesi kabul edilmiştir. takas
için kanunda öngörülen esaslardan farklı olarak taraflar ileride karşılıklı
alacaklarının kendiliğinden takas edilmesi konusunda anlaşma yapabilirler. Bu
takdirde ayrıca takas beyanına gerek kalmadan takas gerçekleşir
Takasın Şartları
1. Taraflar birbirinden
alacaklı olmalıdır. (Karşılıklılık)
Birbirini sona erdirecek iki
alacak bulunmalıdır. Takas edilecek alacakların aynı borç ilişkisinden doğmuş
olması aranmaz.
Kefil, asıl borçlunun
alacaklıya karşı mevcut bir alacağını kendisinin kefaletten doğan borcu ile
takas edemez. Ancak asıl borçlunun takası ileri sürme hakkı bulundukça, kefili
de alacaklıya ifada bulunmaktan kaçınabilir.
Bir üçüncü kişi yararına
taahhütte bulunan kimse de, borcunu, diğer tarafın kendisine borçlu olduğu
şeyle takas edemez.
Bir müteselsil borçlu, diğer
bir müteselsil borçlunun alacaklıdan olan alacağını takas edemez.
Bir kimsenin takas hakkına
sahip olabilmesi için aynı kişiye karşı alacaklı ve borçlu olması esasına
alacağın devri bakımından kanun bir istisna koymaktadır. Buna göre, borçlu,
devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya
onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir. Böylece
kanun, borçlunun onayına bağlı olmayan alacak devrinden zarar görmesine engel
olmak istemiştir.
2.
Tarafların birbirlerinden olan alacaklarının konusu aynı türden olmalıdır.
(Türdeşlik)
Her iki alacağın türünün aynı
olması takasın şartlarından biridir. Ancak her iki alacağın konusu aynı cinsten
olmakla beraber, vasıfları farklı ise takas mümkün değildir. Fakat tarafların
isteğiyle, böyle bir takas yine de mümkün olabilir.
3. Takası yapmak isteyenin
alacağı ifası istenebilir, borcu da ifa edilebilir olmalıdır. (Muaaccel olma)
Bir kimsenin takas yapabilmesi
için alacağının sadece muaccel olması yetmez, alacağın ifası talep edilebilir
bir alacak olması gerekir. Gerçekten bir kimsenin alacağı eksik borca ilişkin
ise takas mümkün değildir. Zamanaşımına uğramış bir alacak da böyledir ancak
zamanaşımına uğramış bir alacağın takası, takas edilebileceği anda henüz
zamanaşımına uğramamış olması koşuluyla ileri sürülebilir.
Hakkında
bir def’i ileri sürülebilecek alacaklar da takas edilebilir; fakat karşı taraf
def’i ileri sürerse takas hükümsüzleşir.
Bir alacağın çekişmeli olması
da takasa engel teşkil etmez. Bununla beraber, iflas da kural olarak
alacaklının takas yapmasına engel değildir. Hatta, iflas eden kimsenin vadesi
gelmemiş borçlarının da muaccel olması ve iflas halinde muaccel olmayan
borçların dahi takas edilebilmesi hükümleri sebebiyle, iflas, takası
kolaylaştırıcı bir vasıf da taşıyabilir. Ancak, takas yapmak isteyen, alacağı
veya borcunu iflastan öce edinmiş olmalıdır.
4.
Takastan feragat bulunmamalıdır.
Bir kimse takas hakkından
feragat edebilir. Her şeyden önce, bir kişi daha takas hakkı doğmadan önce
müstakbel takas hakkından feragat edebilir. Böyle bir feragatte bulunan kimse
bakımından, takas mümkün değildir.
Takas Hakkının Kullanılması
ve Takas Beyanı
Taraflar karşılıklı olarak
takası mümkün birden çok alacağa sahip iseler, takas beyanında bulunanın hangi
alacağı ile hangi borcunu takas ettiğini bildirmesi gerekir. Aksi halde takas
beyanı hüküm ifade etmez. Şayet takas beyanında bulunanın bir alacağı fakat
birden çok borcu varsa, bu durumda takas TBK m. 102 uyarınca mümkündür. İlk
takip varsa ilk takip edilen borç, yoksa vadesi ilk gelen borç esas alınır.
Bazı durumlarda alacaklının
beyanı, karşı tarafın rızası olmaksızın takasa imkân vermez. TBK m.144 hükmünde
bu istisnai durumlar ifade edilmiştir:
2.
Haksız olarak alınmış veya aldatma sonucunda alıkonulmuş eşyanın geri
verilmesine veya bedeline ilişkin alacaklar
3. Nafaka ve iş ücreti gibi,
borçlunun ve ailesinin bakımı için zorunlu olup özel niteliği gereği, doğrudan
alacaklıya verilmesi gereken alacaklar
Hükmü
Geçerli şekilde yapılan takas
beyanı, bildirimde bulunanın karşı tarafa olan borcu ile ondan alacağını arzı
tutarında sona erdirir. Takas beyanı, bu sonucu geriye etkili olarak sağlar.
İki tarafın birbirinden olan alacakları, takas hakkının
doğduğu yani takas beyanında bulunma imkânının ortaya çıktığı andan itibaren
sona ermiş sayılır.
Borcun sona ermesinden ifa imkansızlığı ile Borçda ki Ayıp orasında ilişki tam olarak nedir? Ayıp ta da zaten borç sonaermiyor mu? Ayıbı da borcun sona erme hallerinden sayamaz mıyız?
YanıtlaSil