GİRİŞ
Bir borcun
konusu belirli veya belirlenebilir bir meblağı alacaklıya ödeme yükümlülüğü ise
o zaman para borcundan bahsedilir. Özellikle karşılıklı borç yükleyen
sözleşmeler olmak üzere birçok borç ilişkisinin konusunu para oluşturur. Faiz
borçları para borçlarından ayrı düşünülemez. Faiz; alacaklının alacağına geç
kavuşması nedeniyle uğramış olduğu zarardır. Faiz borcu ancak bir hukuki
ilişkiden ya da kanundan doğar. Faiz borcu anaparadan ayrı ancak anaparaya
bağlı bir yan edimdir. Faiz anaparadan ayrı dava edilebilir, anaparanın zaman
aşımına uğraması faizi de zaman aşımına uğratır.
I. Tememrrüt faizinin
Özellikleri:
Temerrüt;
TBK’da tanımlanmamış olmakla birlikte borçlunun borçlandığı edimi hukuka aykırı
olarak geç ifa etmesi olarak tanımlanır. Borcun ifasının mümkün olduğu halde
ifa edilmemesi borçlunun temerrüdü için yeterlidir. Temerrüt için ayrıca kusur
aranmaz.
Borçlunun temerrüdünün şartları:
1- Alacağın Muaccel Olması: Borçlunun
temerrüdü için alacağın muaccel olması gerekir. Muacceliyet temerrüdün zamana
ilişkin şartı olarak alacaklının alacağını dava ve talep etme hakkını ifade
eder.
2- Borcun İfasının Mümkün Olması: Borçlunun
temerrüdü için ifanın mümkün olmakla birilikte gecikmiş olması gerekir. İmkânsız
bir borç için temerrüt mümkün değildir. Borcun ifası muaccel olmadan önce borç
imkânsız hale gelmiş ise artık borçlunun temerrüdünden bahsedilemez. Ancak ifa
temerrütten sonra imkânsız hale gelmiş ise bu temerrüt hükümlerinin
uygulanmasını engellemez.(Oğuzman/Öz)
3- İhtar:
‘’MADDE 117-
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.
Borcun ifa edileceği gün, birlikte
belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri
usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bu günün
geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin
gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz
zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.’’
Kanun
maddesinden de anlaşılacağı üzere borçlunun temerrüdü için genel kural muaccel
olan borcun alacaklı tarafından borçluya ihtar edilmesi, bildirilmesidir. Fakat
aynı kanun maddesinin 2. Fıkrası ihtara gerek olmayan halleri
düzenlemiştir. Kanun maddesinde
düzenlenen ihtar koşulu emredici nitelikte olmadığından taraflar sözleşmede
alacağın muaccel olması ve temerrüde düşüleceği zamanı kararlaştırabilirler.
Kanun
borçlunun temerrüde düşmesinin bir sonucu olarak alacaklının alacağına geç
kavuşmasının bir sonucu olarak alacaklının alacağından mahrum kaldığı süre ile
ilgili olarak temerrüt faizini düzenlemiştir. (TBK 120) Temerrüt faizinin
doğması için alacaklının zarara uğraması ve borçlunun kusuru şartı aranmaz. Bu
nedenle temerrüt faizi bir kusursuz sorumluluk halidir. Temerrüt faizi borcun
kaynağına bakılmaksızın sadece para borçlarında uygulanır.
II- 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki faiz sınırlamaları:
TBK,
bir hukuki ilişkide tarafların akdi ve temerrüt faizini sözleşmeyle
belirlememeleri halinde uygulanacak faiz oranının belirlenmesini 3095 sayılı
kanuna bırakmıştır.
‘’MADDE 88- Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede
kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat
hükümlerine göre belirlenir.
Sözleşme ile
kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık
faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz.’’
TBK ‘nın
yürürlükte olan mevzuat olarak atıf yaptığı kanun 3095 sayılı Kanuni Faiz ve
Temerrüt Faizine İlişkin kanundur. Bu kanundaki oran yıllık %9 dur.(01.01.2006
Bakanlar Kurulu Kararı)
TBK 88/2
maddesine istinaden ticari olmayan işlerde faiz oranı bu maddenin öngördüğü
sınıra kadar serbestçe belirlenebilir. Maddenin hükmü ‘’ yıllık faiz oranının
%50 sini aşamaz’’ olduğundan 3095 sayılı kanunun 1/1 maddesi gereği yıllık %9 yasal
faiz oranının %50 fazlası ile yıllık %13,5 olarak belirlenmiş ve ticari olmayan
işlerde akdi faiz oranının üst sınırı bu şekilde belirlenmiştir. Bununla
birlikte 3095 sayılı kanun ile Murabaha Nizamnamesi yürürlükten
kaldırıldığından ticari olmayan işlerde faiz borcu anaparayı aşabilir. TBK 88/2
maddesi ile ticari olmayan işlerde ilk defa akdi faize bir sınırlama getirilmiş
olup getirilen sınırlama emredici nitelikte olduğundan aksi kararlaştırılamaz.
Sözleşmede belirlenen akdi faiz oranı kanunda belirtilen orandan fazla ise
kanunda belirlenen faiz kısmı geçersiz olur.
TBK
uygulanacak temerrüt faizine de sınırlama getirmiştir. Buna göre uygulanacak
temerrüt faizine kanuni temerrüt faizi ve akdi temerrüt faizi farklı kanuni
sınırlamalar getirilmiştir.
‘’MADDE 120- Uygulanacak yıllık
temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu
tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir.
Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi
oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz
fazlasını aşamaz.
Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede
temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci
fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi
faiz oranı geçerli olur.’’
TBK 120/1 ticari olmayan işlerde kanuni temerrüt faizini düzenlemektedir.
Buna göre kanuni temerrüt faiz oranı 3095 sayılı kanun ile belirtilen oran olup
bu oran 01.01.2006 itibari ile yıllık %9 dur.
TBK 120/2 ye
göre yıllık akdi temerrüt faizi oranı kanuni temerrüt faiz oranının %100
fazlasını aşamayacağından bu oran yıllık %18 olarak belirlenmiş olup kanun
ilgili maddesi uyarınca tarafların sözleşmede belirleyecekleri akdi temerrüt
faiz oranına da sınırlama getirmiştir.
TBK 120/3 e
göre akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi
kararlaştırılmamışsa ve akdi faiz oranı da 120/1 de belirlenen (%9) faiz
oranından fazla ise bu oran temerrüt faiz oranı içinde geçerlidir.
Yasal
temerrüt faiz oranı ayrıca 121. Maddede de düzenlenmiş olup bu maddeye
istinaden ‘’ Faiz veya irat borcunu ya
da bağışladığı bir miktar parayı ödemekte temerrüde düşen borçlu, icra takibine
girişildiği veya dava açıldığı günden başlayarak, temerrüt faizi ödemekle
yükümlüdür. Buna aykırı olarak yapılan anlaşmalar, ceza koşulu hükümlerine tabi
olur. Temerrüt faizine, ayrıca temerrüt faizi yürütülemez.’’ Bu madde ile temerrüt faizine ayrıca temerrüt
faizi yürütülemeyeceği emredici kuraldır.
Ancak; tarafların yapacakları sözleşme ile faiz ve temerrüt faizini
anaparaya dönüştürebilecekleri ve anaparaya dönüşen faiz ve temerrüt faizine
faiz ve temerrüt faizi yürütüleceğini kararlaştırmaları mümkündür. Bu tür
sözleşmeler geçerlidir.(Oğuzman/Öz)
Ticari
olmayan işlerde anaparaya faizin eklenmesi suretiyle bulunan tutara yeniden
faiz yürütülmesi şeklinde işletilen bileşik faiz yasaklanmıştır.(TBK 388/3)
III- 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'ndaki faiz sınırlamaları
ticari işlere uygulanması:
TTK
8/1 e göre ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir. TTK 9. Maddede yer
alan ‘’Ticari işlerde;
kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri
uygulanır.’’ 3095 sayılı kanuna gönderme yapmakta olup TBK ‘nın genel hüküm
niteliğindeki faizi sınırlayan hükümlerine gönderme yaptığı şeklinde
yorumlanmamalıdır.(Oğuzman/Öz). TTK 8 maddenin 3. Fıkrası ile tüketicileri faiz
serbestîsinin dışında tutmuştur.
Ticari
işlerde uygulanacak kanuni faiz TTK madde 9’ a istinaden 3095 sayılı kanunda
belirtilen faiz oranıdır. Ticari işlerde uygulanacak akdi faiz için ise ne TTK
ne de 3095 sayılı kanunda bir sınırlama getirilmemiştir. Fakat TBK madde 27 ve
28 uyarınca ekonomik özgürlüğe, kişilik haklarına, ahlaka ve dürüstlük
kurallarına aykırı, aşırı yararlanma veya yanılma hükümlerine göre aşırı oranda
belirlenen faizin indirilmesi için dava açılabilir.
Ticari
işlerde hem akdi hem temerrüt faizinin serbestçe kararlaştırılabileceği TTK 8.
Madde ile hükme bağlanmış olup ticari işler faiz sınırlamasının dışında
tutulmuştur. TTK nın ticari faize ilişkin hükümleri özel hüküm niteliğinde
olduğundan TBK ile getirilen faiz sınırlamaları ticari işlerde uygulanmaz.
Taraflar
faizi kararlaştırmakta serbest olmalarına rağmen faizi kararlaştırmamışlarsa
3095 sayılı kanuna göre temerrüt faizi uygulanır. Bununla birlikte 3095 sayılı
kanun ticari işlerde taraflara bazı şartlarda daha yüksek orandan temerrüt
faizi talep etme hakkı vermiştir. 3095 sayılı kanun madde 2/2 de ‘’ Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vadeli avanslar
için uyguladığı faiz oranı, yukarıda açıklanan miktardan fazla ise, arada
sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt faizi bu oran üzerinden
istenebilir. Söz konusu avans faiz oranı, 30 Haziran günü önceki yılın 31
Aralık günü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise
yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur’’ hükmü ile ticari işlerde temerrüt
faizinin bu oranlar üzerinden istenebileceği imkânı tanınmıştır.
Ticari
işlerde TBK’da yer alan faiz sınırlamaları uygulamasına yer verilmemektedir.
Bununla birlikte ticari işlerde de bileşik faiz yasaklanmış ancak buna iki
istisna getirilmiştir. Taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olması durumunda
ya da bütün taraflar bakımından ticari iş niteliğinde bir ödünç sözleşmesi
varsa bileşik faiz uygulanabilir. Ancak bu sözleşmelerde bileşik faiz
kararlaştırılabilmesi için hesap dönemleri arasındaki süre en az 3 ay
olmalıdır. Bu maddeye göre bileşik faiz uygulanabilmesi için tarafların tacir
olması şarttır. 3095 sayılı kanun da bileşik faizle ilgili bölümde Ticaret
kanunu hükümlerini saklı tuttuğundan bu iki istisnai halin şartlarının varlığı
halinde ticari işlerde bileşik faiz uygulanabilir.
TTK 8/3 ‘’
(3) Tüketicinin korunmasına ilişkin hükümler saklıdır’’ hükmü ile tüketiciye
karşı bileşik faiz uygulamasının hükümlerini saklı tutmuştur. TTK 8/4 ‘’ Bu
maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok
hükmündedir.’’ hükmü ile cari hesap ve
ticari ödünce dayanmayan bileşik faiz ile tüketici aleyhine işletilen bileşik
faizin yok hükmünde olduğunu hükme bağlamıştır.
SONUÇ
6098
sayılı Türk Borçlar Kanununu faiz uygulamalarında ticari olmayan işlerde
sınırlamalar getirmiştir. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları gibi uluslar arası
sözleşmelerde de belirtildiği gibi sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak
zayıf olan tarafı korumak ilkedir. Borçlu, kendini borçlandırdığı işlem
karşısında zayıf olan taraf olması ve ihtiyaç ve gereksinimleri sebebi ile
alacaklıya nazaran zayıf tarafta olması sebebi ile alacaklının kendisine
sunacağı alacaklı lehine yüksek yararlanma ve menfaat sağlayan işlemi kabul
etmek zorunda kalacaktır. İşte bu gibi aşırı yararlanma ve karşı tarafın
zayıflığından faydalanmayı minimize etmesi açısından 6098 sayılı TBK faiz
uygulamalarına sınırlama getirmiştir. Ticari işlerde ise; Türk Ticaret Kanunu
faiz uygulamalarına bir sınırlama getirmemiş ve faizin taraflar arasında
serbestçe kararlaştırılabileceğini düzenlemiştir. Ancak taraflardan biri
iradesinin sakat olduğu gerekçesi ile faiz indirim talebini dava edebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder